-
1 sırt çevirmek
а) не придава́ть значе́ния; пренебрега́тьб) отка́зываться, отвора́чиваться от кого-чего -
2 sırt çevirmek
v. turn one's back on, go back on -
3 sırt çevirmek
pişt lê vegeran -
4 sırt çevirmek
to turn one's back on -
5 sırt
sırt s1) Rücken mbirine \sırt çevirmek jdm den Rücken zukehrenbir şeye \sırt çevirmek sich von etw abkehren [o abwenden]2) Hang m -
6 sırt
sırt çantası Rucksack m;sırt dayanağı Rückenlehne f;sırt çantalı Rucksacktourist m, -in f;-e sırt çevirmek jemandem den Rücken kehren;sırtı kaşınıyor fig ihm juckt das Fell;sırtı pek warm angezogen;-in sırtı yere gelmek untergekriegt werden;-i sırtına almak auf die Schulter nehmen, schultern A; sich (D) (einen Mantel) überziehen;-in sırtından geçinmek auf Kosten G leben;-e sırtını dayamak sich verlassen auf A;-in sırtında bir ceket vardı er hatte ein Jackett an -
7 çevirmek
vt1) drehenbaşını \çevirmek den Kopf drehenbirine arka [o sırt] \çevirmek jdm den Rücken zukehren3) ( oynamak) spielenbir parti satranç/bilardo/briç \çevirmek eine Partie Schach/Billard/Bridge spielen4) ( paraya) verwertenbir şeyi paraya \çevirmek etw verwerten, etw zu Geld machen5) ( sayfayı) wendensayfayı \çevirmek umblättern6) ( geri göndermek) zurückschicken7) ( tercüme etmek) übersetzen8) ( dönüştürmek) umwandeln9) ( taksi) anhalten -
8 sırt
спина́ (ж)* * *1) спина́sırtına almak — а) взвали́ть на́ спину; б) наки́нуть на себя́
sırtında bir palto vardı — на нём бы́ло пальто́
sırtına geçirmek — наде́ть
pardösüyü sırtıma geçirdim — я наде́л на себя́ лёгкое пальто́
sırtını dayamak / vermek — а) прислоня́ться спино́й к чему; б) перен. опира́ться на кого
sırt sırta vermek — плечо́м к плечу́, в те́сном еди́нстве, вме́сте
sırtını yere getirmek — положи́ть на о́бе лопа́тки тж. перен.
atın sırtını eyer vurmuş — седло́ наби́ло / натёрло ло́шади спи́ну
2) тупа́я сторона́ ножа́ и т. п.3) гре́бень (горы, холма)4) верх, ве́рхняя часть (чего-л.)••- sırtında- sırtından atmak
- sırt çevirmek
- sırtından geçirmek
- sırtı kaşınıyor
- sırtından kazanmak
- sırtından para kazanmak -
9 sırt
",-tı 1. back, dorsal side (of a person or animal). 2. ridge, upper part (of a hill or mountain). 3. blunt side (of a cutting implement). 4. spine (of a book). -ına almak /ı/ 1. to shoulder, put (something) on one´s shoulder. 2. to shoulder, take on (a job or responsibility). 3. to put on (a coat, jacket, sweater). -ından atmak /ı/ to rid oneself of, get shut of. -ına binmek /ın/ (for a job) to be lumped on (someone). - çevirmek /a/ 1. to reject, refuse (something). 2. to give (someone) the cold shoulder, cold-shoulder. -ından çıkarmak /ı, ın/ to get (someone) to pay for (something), saddle (someone) with the bill for (something). -ını dayamak /a/ 1. to lean one´s back against (something). 2. to rely on the protection of. -ından geçinmek /ın/ to live off, sponge off (someone). - kaşağısı back scratcher. -ı kaşınmak to itch for a beating, ask for it, be cruising for a bruising. -ı kavi 1. (someone) who has a strong back. 2. (someone) who´s supported by powerful friends. 3. warmly clad, thickly clad. - omurları anat. dorsal vertebrae. -ı pek warmly clad, thickly clad. -ı sıra one after the other, in succession. - sırta vermek 1. to stand back to back. 2. to support each other; to help each other. - üstü yatmak to lie flat on one´s back. -ına vurmak /ı/ to shoulder, put (something) on one´s back. -ı yere gelmek to be defeated. -ını yere getirmek /ın/ 1. wrestling to defeat, down (one´s opponent). 2. to defeat. -ı yufka lightly dressed. -ında yumurta küfesi yok ya! colloq. You can´t depend on him; he´ll break his word (or change his tack) if it suits him." -
10 arka
I s1) Hinterseite f, Rückseite f\arkada müzik çalıyordu im Hintergrund spielte die Musik\arkaya geçmek ( kuyrukta) sich hinten anstellenbir şeyi \arkada bırakmak etw hinter sich lassen; ( ölen kimseye göre) etw hinterlassenevin \arkasında bahçe var hinter dem Haus ist ein Garten, auf der Rückseite des Hauses befindet sich ein GartenMuğla'nın üç kilometre \arkasında drei Kilometer hinter Muðlabirine \arka çevirmek jdm den Rücken zukehrenbirine \arka olmak jdm den Rücken stärkenbirini \arkadan vurmak ( fig) jdm in den Rücken fallenbirinin \arkasından hinter jds Rückenbir şeyin \arkasını getirememek etw nicht bis zum Ende führen können\arkasından koşmak hinterherlaufenbir işin \arkasına düşmek [o takılmak] eine Sache verfolgen, sich hinter eine Sache klemmenbirinin \arkasına düşmek jdn verfolgen5) Rückenlehne f\arkasındaki giysiler çok eskiydi die Kleidung, die er (am Körper) trug, war sehr alt\arka bulmak sich Rückendeckung schaffen\arkası ol(ma) mak (keine) Rückendeckung habenbirine \arka olmak jdm Rückendeckung geben
См. также в других словарях:
sırt çevirmek — 1) birine önem vermemek, iyi davranmamak 2) bir şeye önem vermemek, onu kabul etmemek, yapmamak veya sürdürmemek Batı âlemi Türkiye den vazgeçemez, bizi yalnız bırakamaz, askerî ihtiyaçlarımıza sırt çeviremez... T. Halman … Çağatay Osmanlı Sözlük
sırt — is., anat. 1) Omurgalı veya omurgasız hayvanlarda boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan üst bölüm Arabacı katırın sırtına binmiş. F. R. Atay 2) anat. İnsanlarda boyundan bele kadar uzanan üst bölüm, göğüs karşıtı 3) Kesici araçların kesmeyen… … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka çevirmek — sırt çevirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
arka — is. 1) Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı Evin arkasında bahçe var. 2) Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi Çocuğun arkası ağrıyormuş. 3) Geri kalan bölüm, kısım Masalın arkası. Yazının arkası. 4) Art, peş 5) Otururken… … Çağatay Osmanlı Sözlük